Kalorifer böceği olarak da bilinen bu böcek açık kahverenginde ve ön göğüs bölgesinde iki koyu bant taşırlar. 10-12 mm boyundadır. Hamam böcekleri Çok kolay bir yerden bir yere geçebilir veya taşınabilirler. Bu haşere türü yumurta yöntemiyle ürer ve çoğalır. Hamam böcekleri içinde yumurta bulunan kapsüller halinde ürerler. Hamam böcekleri Her bir kapsül içinde 35-40 adet yumurta bulunur. Bu böcekler yumurtalarını sırtlarında taşıyarak gittikleri her yere yumurtalarını götürürler. 18 gün sonra yavrular yumurtalarda çıkar. Yıl içerisinde 8-10 defa yumurtlayabilirler. Dişi hamamböcekleri öldükleri anda bile yumurta bırakırlar. Bu hamamböceği türü bulunduğu alandaki her şeyi yiyebilir. Her türlü pisliği, mikrobu taşırlar ve bulaştırırlar. Evlerde ilk yerleşecekleri mekanlar mutfak ve banyolardır. Karanlığı severler bu nedenle geceleri ortaya çıkarlar. Nemli, sıcak ve pis yerlerden hoşlanırlar. Kazan dairesi, depo bodrum altı gibi yerlerde yoğun olarak bulunurlar. Genellikle gıda yerlerinde görülürler. Bu böcekler gıda zehirlenmeleri, verem, hepatit, mantar hastalıkları gibi çeşitli hastalıkların mikroplarını taşırlar ve bulaştırırlar.



Amerikan Hamamböceği: Ortalama 2-3 cm uzunluğundadır. Kanatlı kırmızımsı kahverenginde en büyük hamam böceği türüdür. Bu hamamböceği türü insanların yediği yemediği her şeyi yiyebilme özelliğine sahiptirler. 15 ay ömürleri vardır. Nemli, sıcak ve pis mekanları severler. Evlerde en çok mutfak ve banyolarda bu haşere türüne daha çok rastlanır. Karanlığı severler. Bu haşere türü çeşitli şekillerde yaşadığımız mekana girebilirler. Bir hamamböceğinin yaşadığımız mekana girmesi yüzlercesinin girmesi anlamındadır. Üreme sürekli devam eder ve kısa bir zaman sonra evimizi istila ederler. Bu böcekler oldukça dirençlidirler. Bilinçsizce, gelişigüzel yapılan bir ilaçlama bu böcekleri ortadan kaldırmaya yetmeyebilir. Bu haşerenin bireysel mücadelesi oldukça zordur. Bireysel mücadele ve satın alınan çeşitli ürünler ile yapılan kısmi mücadele başarılı olmadığı gibi zaman ve ekonomik kayba da yol açar. Aynı zamanda bu süre zarfında üremeleri de artar.bu haşere türü ile etkin bir mücadele, uygun ilaç ve periyodik uygulama gerekir.



Oval biçimli, parlak siyah ve çok koyu kahverengindedirler. Çoğalmaları ise periplaneta americana gibidir. 25-30 mm. boyundadırlar. Erkeklerin kısa kanatları işlevsel olup dişilerin ise körelmiştir. Anavatanları Asya olup buradan tüm dünyaya yayılmıştırlar. Erkeklerinin iki kahverengi kanadı vardır. Dişileri oval erkekler ise daha ince yapıdadır. Halk arasında KARA FATMA diye de tabir edilirler.Bu haşere türleri bodrum, bina boşlukları,lağımlarda ve ev içlerinde yuvalarını yaparlar. Ömürleri 6 ay kadardır. Her türlü gıda ve organik maddeyi yeme özelliğine sahiptirler. Her türlü pisliği,mikrobu taşırlar ve bulaştırırlar. Bu böcekler gıda,su ve sıcağa duydukları ihtiyaçtan dolayı insanların yaşadığı her alanda görülürler. Özellikle evlerde ilk yerleşecekleri mekanlar mutfak ve banyolardır. Bu haşere türü zamanın büyük bir bölümünü yuvalarında geçirir. Karanlığı severler bu nedenle geceleri ortaya çıkarlar. Dirençlidirler. Bilinçsizce yapılan amatör mücadelede ilaçlara karşı çok çabuk direnç kazanırlar. Bu böcekler gıda zehirlenmeleri, verem, hepatit, astım gibi hastalıkların mikroplarını taşır ve bulaştırırlar.



Heteroptera (yarım kanatlılar) takımının cimicidae ailesindendirler. Yaklaşık 75 değişik türleri olmasına karşın bizi en çok ilgilendiren "cimex Lectularius" türüdür. İnsan, memeli hayvan ve kuşların kanlarını emerek beslenirler. Erişkinleri 4-5 mm. Uzunluğunda, yassı oval ve kızıl kahverengindedirler. İtici bir koku salgılarlar. Emdikleri kanı sindirmeleri günlerce sürebilir ve bir kez beslenen tahtakurusu gerektiğinde bir yıl beslenmeden yaşayabilir. Tahtakuruları ısırdıkları yerde kızarıklık, kabartı ve kaşıntıya neden olarak rahatsız edicidirler. Genelde bulaşıcı hastalık vektörü değillerdir.



Siphonaptera takımını oluşturan küçük, kanatsız ve kan emerek beslenen böceklerdir. Sıcak ve ılıman iklim bölgelerini çok severler. Özel vücut yapıları sayesinde insan, memeli hayvanlar ve kemirgenlerin derilerine yapışarak kanlarını emerler ve Narlıdere değiştirirken birçok tehlikeli hastalığın taşınmasına neden olurlar. Erişkinlerin vücut uzunlukları 1-10 mm. arasında değişir. Yaşam süreleri birkaç hafta ile bir yıl arasındandır. Güçlü bacakları sayesinde boylarının 200 katını aşan mesafelere sıçrayabilir. Uzun bacaklı ve yassı vücutlu bu asalak yumurta, larva, pupa ve erişkin ve erişkin siklusu içerisinde çoğalırlar. Pupalar içinde olgunlaştıkları kozadan çıkar çıkmaz hemen tutunabilecekleri bir memeli veya kuş bulurlar. Bazı pireler tek bir Narlıdere türünde yaşadıkları gibi bazı türleri değişik Narlıderelarda yaşayabilir. Vebanın insanlara bulaşmasında baş rol oynayan pireler (Xenopsylla cheopsis) ortaçağda Avrupa nüfusunun yaklaşık dörtte birinin ölümünden sorumludur. Vebanın bulaştığı kemirgenler (özellikle fareler) dayanıklı değildir ve çabuk ölürler. Ölen Narlıderetan ayrılan pireler rahatlıkla insanlara ulaşarak bu hastalığı taşıyabilirler. Pireler veba'nın yanı sıra tifus ve tularemi hastalıklarını da bulaştırır.



Phthiraptera takımından yaklaşık 3.300 değişik türü olan, küçük, kanatsız, yassı ve renkleri kirli beyazdan-siyaha varan asalaklardır. Çin'de insan bitinin de bulunduğu Anoplura alt takımı üyeleri emicidirler ve sadece memelileri Narlıdere olarak seçen bu alt takıma "gerçek bitler" de denilmektedir. İnsan vücut bitlerinin dışında tüm bitler, hayat evrelerinin tamamını Narlıdereladıkları canlının vücudunda geçirirler. Sadece vücut biti giysi kıvrımlarında barınır. Dişi bit sirke denilen yumurtalarını, tek tek veya topaklar halinde saç,tüy ve kıl diplerine bırakırlar. Tek bir dişi bit iki ay içerisinde 5000 yumurta bırakabilir.Bitler genellikle yaşadıkları Narlıdereları değiştirmezler. Özellikle evcil hayvanlarda aşırı çoğalmaları halinde hayvanın derisini tahriş ederek yaraların açılmasına ve sekonder enfeksiyonlara neden olurlar. İnsanda en çok görülen bit türü Pediculus humanus'tur. Vücut üzerinde yaşadığı bölgeye göre de değişik isimler alır. Baş biti (Pediculus humanus capitis), Vücut biti ( Pediculus humanus humanus ), Kasık biti (Pediculus humanus pubis) gibi. Bitlenme, şiddetli kaşıntı ve derinin tahrişi sonucu açılan yaralarda seconder enfeksiyonlara, özellikle çocuklarda impedigo denilen iltihaplı deri hastalığına yol açar. Ayrıca vücut biti tifus, siper humması reccurent humması gibi hastalıklara neden olan mikroorganizmalarında taşıyıcısıdırlar.



Ergin 7-9 mm olgun larva 11-13 mm larva sarımsı kahverenkte vücut kıllarla kaplıdır. Vücut sonunda uzun bir kıl demeti bulunur. Kışı ergin olarak genelde ağaç kabukları altında geçirirler. Mayıs veya Haziran aylarında uçarak depo etrafına yumurtalarını bırakırlar. 10-15 günde açılan yumurtalardan çıkan larvalar etraftaki gıdalarla beslenirler. Pupa olmak için gıda ortamı, hatta tahta veya kurşun aksamında delik açarak pupa yeri hazırlarlar. 18-20 C'de yumurtadan ergine kadar 40-50 gün geçer. Yılda 1-5 defa döl verir. Ergin ömrü bir yıldır. Bu larvalar peynir, et ve salamı besin olarak tercih ederler. Ancak aynı cinse bağlı Dermestes maculatus türleri deri ve kürk depolarında önemli derecede zarar yapabilirler.



Ergin 3-5 mm olgun larva 7-8 mm vücut üzeri sert ve koyu kahverengi kıllarla kaplıdır. Yumurtalar 6-11 günde açılır. Erginler 35-40 gün yaşar. Larva dönemi besin durumuna göre 260-640 gün arasında değişir. Larvalar yün,ipek ve bunlardan imal edilmiş elbise, kürk, deri, kıl, tüy, ölü böcek, kitap ve süttozu ile beslenirler. Bu tip eşya ve yiyeceklerin olduğu depolarda sık rastlanır.



Bodrumlarda ağaç kabukları altında rutubetli yerlerde yaşar, tespih böceği kendisini küre şekline getirebilir. Uzunluğu 2 cm kadardır. Rutubetli ve sebze artığı olan her türlü yerde yaşar, tespih böceği mahzen çatı ve bodrum gibi yerleri severler. Saksı bitkilerine zarar verirler. Tehlike hissettiklerinde yumrularak tespih şeklini aldıkları için bu adı almışlardır.



Bu zararlılar ev sineği (musca domestica) olarak bilinirler. Diptera (çift kanatlılar ) muscidae ailesindendirler. Yerleşim yerlerinde ve hemen hemen her yerinde bulunurlar. Çöpler ve çürümekte olan organik atıklarla beslenirler. Ağız yapıları sokma-ısırma niteliği taşımadığı için yalayıcı-emici özellikte gelişmiştir. Bu nedenle insan ve memelileri sokmamakla birlikte bacakları ve vücutları aracılığı ile binlerce hatta milyonlarca zararlı madde ve mikroorganizmayı insanların yiyecek içeceklerine bulaştırmak suretiyle birçok hastalığın taşınmasında önemli rol oynarlar kara sinek, tahta kurusu, akrep, hamam böceği, bit pire gibi ilaca dayanıklı değildir.



Diptera (çift kanatlılar) takımının "phlebotamidae" ailesindendirler. Tüm sıcak ülkeler ve Akdeniz ikliminde bol miktarda bulunurlar sadece dişi cinslerinin kan emdiği bu sineklerin erişkinleri sivrisineği andırırlar. İyi uçucu olmadıklarından dolayı üredikleri alandan fazla uzaklaşamazlar. Çoğunlukla gündüzleri kuytu yerlerde saklanarak geceleri ortaya çıkar ve soktukları yerde şiddetli ağrı, kızarma ve kaşıntıya neden olurlar. Tatarcıkların dişileri genelde bir kez yumurtlar ve ölürler. Ancak bu evrimi bir kaç kez yenileyeni de vardır. Yumurta ve larvalar ya sulu organik atıklarda yada bataklılarda gelişirler. Şark çıbanı, kala-azar ve tatarcık humması gibi hastalıkların insanlara taşınmasında aktif rol oynarlar.



Bu cins sivrisinekler "Virüs Ansefaliti" ve sıcak bölgelerde görülen "filariasis" hastalıklarının taşıyıcılarıdır. Sivrisinek istirahat halindeyken gövdeleri dinlenme yüzeyine paralel, hortumları aşağı yönde eğiktir. Kanatları tek renktir. Temiz yada kirli tüm tatlı sulara yumurta bırakırlar. Yumurtalar kümeler halinde yüzerler. Larvaları su yüzeyinde 45 derecelik bir açı ile baş aşağı olarak asılırlar. Yaşam siklusları 10-14 gündür sivri sinekler ıslak nemli ortamı severler sivri sinekler genelde toplu olarak görülürler.



Kelebeğin vücudu ve kanatları homojen olarak parlak altın renginde, kanat açıklığı 13 mm, olgun larva 13 mm dir. Dişi kelebek yumurtalarını gıda ortamına yapıştırarak tuttururlar. Larvalar kendilerine bir kolon örerek içerisinde beslenirler. Gıda bitince tekrar bir tüp daha örerek orada beslenmeye devam ederler. Bu tüpler elbiselerin yaka altı, dikiş araları, koltuk altı vb. yerlerde bulunur ağların varlığı ile içerisinde güve olduğu anlaşılmaktadır. Larvalar yün, ipek, kürk, deri gibi materyalleri mobilya döşemelerini yiyerek önemli zararlara neden olurlar. Uygun olmayan ortamda kolon içerisinde 8-24 ay dormant halde kalabilirler. Uygun koşullarda larva dönemi 30-35 günde tamamlanır. Pupa dönemi yazın 8-10 gün, kışın 21-28 gün sürer. Isıtılan binalarda yılda 3-4 döl, ısıtılmayanlarda 1 döl verir.



Yaban arıları ısırmaları ve insanlarda alerjik reaksiyonlara neden olarak zarar verirler. Yaban arıları ağaç dallarında ve fundalıklarda binaların tavan aralarında veya yer altında yuva yaparlar. Yaban arıları ile mücadelede bu hayvanları çekici yiyeceklerin ve su birikintilerinin ortadan kaldırılması önemlidir. Mekanik olarak tuzaklar içerisine çekici yemler konarak arıların buraya girmesi sağlanır ve girdikleri zaman çıkamazlar. Kimyasal mücadelede yuvaları direk ilaçlanır. İlaçlamanın; yaban arılarının içeride bulunduğu zaman yapılması çok önemlidir.



Kıskaçları ve uzun kuyrukları ile kolaylıkla tanınabilirler. Akrepler kızdırıldığı zaman zehirli iğnelerini insanlara batırırlar. Akrepler geceleri hareket eder gündüzleri ise taşların altında, ağaç kovuklarında,molozlarda, tavan aralarında ve evlerin alt kısımlarında saklanır. Akrepler böcek,örümcek, kırkayak ve kara tespih böcekleriyle beslenirler. Çoğunlukla karnivordur, pek azı bitki öz suyu ile beslenirler. Akreplerin Bazıları bir yıl kadar açlığa dayandıkları tespit edilmiştir. Kurak yerler de ve özellikle sıcak bölgelerde bulunurlar. Akreplerin birçoğu toprakta derinlere iner ve yuva yaparlar. Akreplerin vücutları oransal olarak büyük olmalarına rağmen yassı yapılarından dolayı dar aralıklardan geçebilirler. Akrepler yumurtlamaz, bunun yerine canlı yavrular doğururlar; yavru doğumdan sonra bir süre annenin sırtında taşınır. Mücadelede saklandıkları alanın yok edilmesi büyük önem taşır. Pestisitlerin akreplerin sakladığı klozetler, boru giriş yerleri, tavan araları, bodrum katları gibi yerler, dışarıda taş yığınları ve odunluklar ilaçlanmalıdır. Ayrıca akrep sokmalarından korunmak için yatarken tavandan düşmelere karşı cibinlik kullanılabilir. Akrepler bahçeli evlerde villalarda da görülür. Akrepler merdivenlerden ve aydınlatma boşluklarından en üst daireye bile tırmanabilir.



Sosyal yaşayan, yapıları ve görevleri ile farklı sınıflardan topluluk oluştururlar. En kalabalık olan sınıf işçi kısmıdır. İşçilerin eşeysel organları körelmiştir.Besin sağlama, yuva yapma,savunma ve yavru bakımı gibi işlevleri yerine getirirler. Kraliçenin ise eşeysel organları oldukça gelişmiştir. Sadece yumurta bırakırlar. Çiftleşme döneminde kanatlı olmaları ile işçilerden ayrılırlar. Karıncaların bazıları 15-20 yıl yaşamaktadırlar. Erkekler; işçi ve kraliçeden belirgin olarak ince yapılı karınca olmaları ile ayrılır. Kanatlarını atmazlar, karıncalar çiftleşmeden hemen sonra yuvadan uzaklaşan erkekler birkaç gün içerisinde ölürler. Kraliçe ilk yumurtalarını martta bırakmaya başlar ve ilk yumurtadan kanatlı eşeysel bireyler oluşur. Karıncalar da eylülde yumurta bırakma durur. Bir çok tür besin depo eder ve özellikle tahıl tanelerini yuvalarına taşırlar. Evlerde istenmeyen görüntüler oluşturdukları için mücadele yapılmalıdır. Mücadelede yuvalarının tahrip edilmesi, kraliçenin bulunması ve elimine edilmesidir. Karıncalar kış süresince görüldükleri takdirde, iç mekanlarda yuva yaptıkları düşünülmelidir. Yazın dış mekanlarda yuva yapmayı tercih ederler. Kimyasal olarak; halk sağlığı alanında kullanılan Sağlık Bakanlığından ruhsatlı insektisitlerin kullanılması tavsiye edilmektedir.



Vücut 7-10 mm. Erginin üst kısmı gümüş renkte pulcuklarla kaplıdır. Yumurtadan yeni çıkmış yavrular beyaz renktedir. Bir dişi gümüş böceği 100 kadar yumurta bırakır, hayat devresi bir yılda tamamlanır, gümüş böceklerinin erginleri 2-3 yıl yaşar. Un fabrikaları ve depoları, kütüphane, ev ve kağıt depolarında sık rastlanan böceklerdir. Gümüş böcekleri nemli sıcak ve loş yerleri severler, şekerli, unlu maddelerle, kağıt ve kağıt ürünleriyle beslenirler. Pamuk, naylon, kitap ciltleri, duvar kağıtları, nişastalı materyallerle beslenirler.



Genel olarak fare gibi kemiricilerle, küçük sürüngenlerle, kertenkelelerle ve böceklerle beslenirler. Kemiricilerle beslendikleri için yararlıdırlar. Çok hızlı hareket edebilirler ve ağaçlara da tırmanabilirler. Gündüzleri aktiflik gösterirler. Ekim'le Nisan ayı arasında kış uykusuna yatarlar. Haziran ve Temmuz aylarında yumurtlamaya başlayan bu hayvanların dişileri, bir defada 10 kadar yumurta bırakabilirler. Kuru yerlerde, çalılık ve taşlık alanlarda yaşarlar. Tarlalarda, bahçelerde ve ev yakınlarında görülürler. Bitki örtüsünün seyrek olduğu, kurak yerlerdeki taşlık ve çalılık yerlerde, evlerin yakınında, tavan aralarında yaşarlar. Toprak evlerin çatılarında da görülürler. Zararlarından fazla bahsetmeye gerek yok. Rahatsız edildiklerinde yada kendilerini korumak için saldırabilirler. Mücadelesinde yaşam alanları yok edilmelidir.



Ev içerisinde köşelerde ve sundurmalarda ağlar örerler, örümcek ağlarının şekilleri türlere göre değişir. Bazı zehirli türler dışında bir zararı yoktur. Latrodectus mactans (Kara dul örümceği) zehirli türdür. Örümcek ağları sürekli temizlenmeli, ayrıca mayıs ayına kadar yapılacak birkaç ilaçlama ile popülasyon önemli ölçüde düşürülebilir. Örümcekten kurtulmak için periyodik ilaçlama yapılması gerekrir.



Genelde nemli ve yağmurlu zamanlarda evlere akın ederler. Bilinenin aksine zararsızdırlar. Kulağa kaçan ev duvarlarındaki çatlak ve yarıklardan, yürüme yolları ve garajdan, etraftaki sarmaşık tipi bitkilerden içeri girmektedir. Kulağa kaçan kurtulmak için ev etrafındaki bitki atıkları, taş yığınları gibi rutubet oluşturacak alanlar imha edilmelidir.



Genel olarak kırk ayak katlarda, balkonlarda, bodrumlarda, rutubetli ortamlarda, yaprakların altında ve gübrelik alanlarda yaşarlar. Boyları 3 ile 7 cm arasında değişmektedir. Sıcak, nemli ve saklanabilecekleri yerleri tercih ederler. Kırk ayakların Yumurtadan çıktıktan sonra ergin hale gelmeleri 75 -150 gün arasında değişmektedir.

Sularda ve nemli çayırlarda yaşayan, değişik ebat ve şekillerde çok değişik türleri vardır. Kabuklu bir türdür. Gezdikleri yerlere sıvılarını bulaştırır. Bitkileri yiyerek yaşamları sürdürürler. Küçük türleri çoğu kez bahçelerde süs bitkilerini sararak kurumasına sebebiyet verirler. İnsan bağırsaklarında yaşayan ve halk arasında bağırsak kurtları adı verilen ve çok çeşidi olan bu canlıların bazılarına ara konakçılık yaparak insanlara yayılmasında rol oynarlar. Bahçe ve çimenlik alanlarda özel yem şeklinde hazırlanmış mollusisit grubu ilaçları atmak sureti ile kolayca mücadele etmek mümkündür.

İç ve dış alanlarda yuvaları,yaşam alanları tespit edilmeli ve periyodik olarak ilaçlama yapılmalıdır.



Boyları 2,5 - 3,5 cm arasında değişen siyah veya kahverengi olan çekirgelerin kalın , köşeli gövdesi ve zıplamasını sağlayan uzun bacakları vardır. Genellikle dış alanlarda yaşayan çekirgeler; beslenme ve sığınma amaçlı olarak iç alanlara da girmektedirler. Işık tarafından çekilebilen çekirgeler; açık camlardan, bina duvarlarındaki çatlak ver deliklerden bina içerisine girerler. Özellikle kirli giysilere beslenme amaçlı zarar verdikleri bilinmektedir. Yaşam alanları; ekili araziler, ağaçlık alanlar, bina yakınlarındaki uzun otlar ve sarmaşık gibi yoğun bitkiler arası, keresteler ve taş yığınlarıdır. Çekirgelerle mücadelede önemli noktalardan birisi bina yakınlarındaki yaşam alanları yok edilmesi ve ilaçlanmasıdır.



Eski tahta eşyalara, ağaç pencere, kapı, mobilyalara yerleşerek delikler açarak ilerlerler. Büyük toplu iğne başı büyüklüğündeki ağaç kurtları genellikle kahverengidirler. Kemirdikleri ağaçların tozları dökülür ve ölen ağaç kurtları mobilyaların altına düşer. Mobilyaların iç aksamında yuvalanırlar. Profesyonel haşere kontrol servisimiz özel formülasyonlar kullanılarak yok edebilmektedir. Profesyonel olmayan haşere kontrol servislerinin kullandığı ilaçlarla ağaç kurdu ve tahta kurdu gibi haşerelerden kurtulmak imkansızdır.



3-10 cm arası büyüklükte 2-8 mm eninde yassı gövdesinde 17 çift anteni bulunan zehirli bir haşeredir. Evlerin loş, nemli ve karanlık bölgelerinde, taşların altında ve karanlık yerlerde yaşarlar. Geceleri böcek ve solucanlar ile beslenirler ve insanlara saldırmazlar. Terlik ve ayakkabı giyerken veya çıplak ayakla dolaşırken sokabilirler. Isırdıkları yerde koyu renkli iki adet iz görülür ve örümcekteki gibi zehirlenme belirtileri görülür. sırdıkları yer hemen temizlenmeli gerekirse biraz kanatılmalı ve hemen bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır.



Çok küçük ev faresi 3 cm civarındadırlar ve fındık faresi olarak ta anılırlar, renkleri genelde gridir,büyük kulakları, küçük gözleri ve burunları vardır.Fındık farelerinin pislikleri siyah pirinç büyüklüğünde ve ovaldir.Fındık faresi pisliğini etrafa saçar, yuvasını gıda merkezlerine yakın oyuk ve boşluklarda yapar, ev ve iş yerlerine yerleşir daha çok bodrum çatı ve insanın yaşadığı ortamlarda daha çök görülür çok iyi tırmanıcı ve sıçrayıcıdırlar. Çok çabuk ürerler, fındık fareleri gebelikleri 18-21 gün sürer ve her seferinde 5-8 arası yavru yaparlar. Yılda 5-10 döl verir. Çok güçlü koku duyuları vardır. Yetişkin bir ev faresi 0.5 cm delikten geçer ve 4 metre yüksekten atlayabilir.



Ergin lağım faresi kuyruğu hariç 18-25 cm boyunda ve 200-600 gr ağırlığındadır. Küt burunlu, küçük kulak ve gözlere sahip, lağım fareleri kaba tüyleri kahverengi siyah karın bölgesi gri beyaz arası bir renktedir. Lağım fareleri daha çok kanalizasyon sistemi, binaların bodrum ve alt katları ile depolarda, bina dışında ise nehir kenarlarında, yol boyunca toprak altında, çöp yığınları ve beton altında yuva yaparlar. Ergin lağım farelerinin dışkıları iki ucu küt kapsül şeklinde ve 20 mm kadar uzunlukta olabilir. 2-5 ayda ergin hale gelir, bir yıl yaşarlar. Gebelikleri 3 hafta sürer.Lağım fareleri bir keresinde 7-8 yavru doğurur ve yılda 3-6 döl verebilirler. Güçlü koku ve işitme duyularına sahiptirler. 12 mm den büyük aralıktan kolayca geçebilir, 15 metre yükseklikten atlayabilirler. Kemirmeyi severler ve en çok elektrik kablolarını kemirdiği için de sık sık yangınlara sebep olurlar.



Ergin çatı faresi, kuyruğu hariç 16-21 cm boyunda ve 80-300 gr ağırlığındadır. Sivri burunu, iri kulak ve gözleri olup, kahverengi veya siyah tüylere sahiptir, çatı fareleri çok iyi tırmanıcıdırlar. Bina içleri ve altında, çatısında, çöp ve odun yığınları içinde yaşarlar. Erginlerin dışkıları Çatı faresinin dışkısı gibi fakat sivri uçludur. Çatı fareleri 4 ayda ergin hale gelir ve 12 ay yaşarlar. Çatı fareleri bir keresinde 4-8 yavru doğurur ve yılda 6 döl verebilirler. 12 mm den büyük aralıktan kolayca geçebilirler. "Fareler Leptospirosis, Selmonella, Brucellosis, Kuduz ve Şap gibi bir çok hastalığı yayarak büyük tehlike teşkil ederler."



Keneler, kan emerek beslendikleri için hemen tüm yabani ve evcil hayvanların (inek, koyun, köpek, kemiriciler, yerde beslenen kuşlar vb.) üzerinde bulunabilir ve bu hayvanlardan insana geçebilirler. Ayrıca, çalılık ve yeşil, yüksek otlu alanlarda bulunan keneler, beslenmek için doğrudan insanlara da geçip ısırabilirler. Bu nedenle daha çok kırsal bölgelerde ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekle birlikte kentsel alanlardaki uygun ortamlarda da bulunabilirler. Virüs ile bulaşmış keneler, kan emişini tamamladıktan sonra ayrılırken bir sıvı salgılarlar. Virüs genellikle bu sıvı ile bulaşır. Kan emdikleri ve virüsü bulaştırdıkları tüm canlılar hasta olabilir fakat hastalık genellikle hayvanlarda hafif ve bulgusuz seyreder. Bu nedenle daha az görülmekle birlikte hasta hayvanların salgıları ve kanları aracılığıyla da hastalık bulaşabilir.